Boğaz kıyısına bir yolculuk! İstanbul’da Boğaziçi’nin orta yerinde inci bir gerdanlığın ucundaki son lezzet madalyonu gibidir Kuruçeşme Balık Restoran…
Doğrusunu söylemek gerekirse hatırı sayılır yerli ve yabancı gurmelerin deniz mutfağını parmaklarıyla işaret ettikleri bir mahsul ofisi tadında çalışan yegâne mekânlardandır… Kent için çok genç, trendler içinse bilge bir lezzet durağı olunca konu Kuruçeşme Balık, görmezden gelinmeyecek bir gönle oturur. Ve bu öyle bir oturuştur ki, gidenin aklının bir yanı beyaz örtülü o masalarda tatlı bir leke gibi kalır. Yıkandıkça maviye çalan bir leke! 1900’lü senelerin son parkurunda Kuruçeşme birkaç güzide mekânla İstanbul eğlence hayatının atardamarlarındır. Mesela bir Aynalı Meyhane, Bir Pafuli, Bir Ece Restoran o yılların serin kalabalıklarını ağırlayarak kendi çapında bir mutfak ve eğlence kültürü yaratmışlardır… Hemen açıklarda bulunan Galatasaray adasının bugünkü kadar efektif kullanılmadığı yıllar için, deniz mahsulünü gönül ferahlığıyla tüketecek mekân sayısı iki elin parmak sayısını geçmez aynı zamanda… Boğazın diğer ucundaki Sarıyer semtinde tevazuuyla işini yapan küçük balık lokantalarının güneye doğru göçü de birkaç yıl sonrasına denk gelir… Kuruçeşme Balık başlarda iki salonlu küçük ve salaş bir mekân olarak hizmet verirken, 2000 yıllarının başında Sarıyer’den bahsettiğimiz rüzgâra kapılarak bu sahile gelen Musa Şit işletmeyi devralarak günün ruhuna uygun hale getirmeyi çalışır restoranı…
Yorum ve Fotoğraf Ekle
Üye gİrİşİ yapınız