Hayatımın 25 yılını, turizm sektöründe, güzel ve yalnız (!) ülkemi, yabancı turistlere tanıtarak geçirdim. Çok büyük bir zevk alarak yaptığım bu işte, Türkiye ve Türk halkı hakkında hiçbir şey bilmeyen, az bilen ya da yanlış bilgilere sahip binlerce insana, yaptıkları tur boyunca, saatlerce, günlerce, tarih, sanat tarihi, mimari, arkeoloji, mitolojinin yanında, ekonomisinden sosyal yaşamına, politikasından sanat hayatına, ülkemi en kapsamlı ve elbette, en güzel şekilde anlatmaya çalıştım. (15 günlük bir Anadolu kültür turunda, grubuma ülkem hakkında 70 saat kadar konuşur, bilgi verirdim.)
Onlara, Afrodisias’ta, Efes’te, Aspendos’ta, antik tiyatroların inanılmaz akustiğinde Jacques Brel’den, George Brassens’ten, Serge Reggiani’den şarkılar söyledim... Gün batımında, bir Ege sahilinde, Kapadokya’nın muhteşem manzarasında, İstanbul boğaz turunda, Orhan Veli’den, Nazım Hikmet’ten şiirler okudum... Otellerde küçük piyano konserleri verdim… Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, ülkemiz ve halkımız konusunda en kötü önyargılarla tura başlayan turistler dahil olmak üzere, gruplarımdaki tüm insanlar, Türkiye’den, gözyaşları ile, birer Türkiye aşığı olarak ayrıldılar…
Yorum ve Fotoğraf Ekle
Üye gİrİşİ yapınız